Ne ekersen onu biçersin derler. Bu sene biraz bahçe ile haşır neşir olunca ekmemize rağmen biçemediklerimize , ekmediğimize rağmen biçtiklerimize, komşunun ektiklerinden istifade ettiğimize şahid olduk.
Bu nedenle ne ekersen onu biçersin sözü kati bir sonuca ulaşmayı kastetse de Allah istemedikçe bizim çabamız niyetten öte geçmez, nasib olandan fazlasına da erişemeyiz. Bir sel gelir, bir don vurur, Kuran-ı Kerimde geçen bir ayette olduğu gibi bahçe yanar kül olur da ne ekin kalır ne hasat. Bazen iyilik edersin ama kötülük bulursun, bazen kötülük edersin iyilik bulursun. Orucunu tutarsın aç kalmaktan öte saymayabilir Allah cc. Namaz kılarsın kalbinde namazdan başka herşey vardır. Bazen ufacık görünen bir hayr işlersin büyük bir kolaylık ve nimet erişir hayatına. Sabırla erişebildiklerimize çalışarak kavuşamayabiliriz.
Tedbir almakta halis bir niyettir.
Geleceği bilmediğimizden iyilik ettiğimizi sandığımız nice yanlış kararlar verebiliyoruz. Bazen de çaresizliğimizden çözümsüz sandığımız olaylar bir bakmışız gelecekte önümüze başka kapıların açılmasına vesile olup hakkımızda hayra dönüşmüş.
Savaştan korkarız, açlıktan korkarız, yalnız kalmaktan ve hasta olmaktan da korkabiliriz. İşsizlikten, iftiraya uğramaktan, zulme maruz kalmaktan da. Bunun için tedbirler alırız. Açlığa karşı çalışmak bir tedbirdir, yalnızlığa karşı iyi geçinmek bir tedbirdir, hastalığa karşı tedavi olmak dikkat etmek bir tedbirdir. Savaşa karşı hak hukuka riayet etmek bir tedbirdir.
Teslimiyette halis bir niyettir.
Velhasıl sevdiklerimizle de imtihan oluruz, korkularımızla da. Ne kadar irdelesek , sebep sonuç ilişkisi kurmaya çalışsakta anlayamadığımız, çözemediğimiz noktalar olur, gelgitler yaşarız. İşte bu kaoslu durumda bize Allah’ın ( c.c ) bir sözü çıkış kapısını işaret eder ve teslimiyete davet eder.
Bakara- 216 ” Hoşunuza gitmediği halde savaş size farz kılındı. Sizin için daha hayırlı olduğu halde bir şeyi sevmemeniz mümkündür. Sizin için daha kötü olduğu halde bir şeyi sevmeniz de mümkündür. Allah bilir, siz bilmezsiniz.”
Bütün korkuların, olayların ve kişilerin iradelerinin hakkımızda hayra dönüşmesi için tek ilacımız var; ” Allah ‘tan cc korkmak ve yine de O’ ndan ümidimizi kesmemek ”
Ümit ile birlikte yan yana olan Allah c.c korkumuzda halis bir niyettir.
“Mü’minin niyeti, amelinden hayırlıdır.”(Mecmeu’z-Zevâid, I/61,109) sözünü ” Ne ekersek onu biçeriz ” deyimi ile birbirine bağlarsak şu neticeye ulaşabiliriz;
” Halis, selim, samimi duygular ve ihlas ile bir niyet ekelim ki, mağfiret ve merhamet biçmek nasib olsun. “
Elimizde, dilimizde, kalbimizde halis niyetlerimiz daim olsun. Halis niyetlerimiz gerçekleştiremesekte tohumunu ekmektir. Kötü amellerin kişiyi selamete götürdüğü vaki olmamıştır fakat iyiliği murad / niyet ettiğimiz sürece ve Allah’ın ( c.c ) da muradı birleşirse kurtuluşumuz için bir ihtimal her zaman mümkündür.
İsra Doğan