Cenâb-ı Hak buyuruyor:
“Kullarıma söyle, en güzel sözü söylesinler!..” (İsrâ, 53)
Rasûlullah (sav) buyurdular:
“Bedende hiçbir uzuv yoktur ki, Allâh’a, dilin lüzumsuz ve çirkin konuşmalarından şikâyet etmesin!” (Heysemî, X, 302)
Hz. Ali’nin rivâyetine göre Rasûlullah (sav):
“–Cennet’te birtakım köşkler vardır. Dışları içlerinden, içleri de dışlarından görülür.” buyurmuştu.
Bunu işiten bir bedevî ayağa kalkıp:
“–Bu köşkler kimler içindir ey Allah’ın Rasûlü?” diye sordu.
Fahr-i Kâinât (sav) Efendimiz:
“–Sözünü güzel ve hoş söyleyen, tatlı dilli, yemek yediren, oruca devâm eden ve gece herkes uyurken kalkıp Allah için namaz kılan kimseler içindir!” buyurdu. (Tirmizî, Birr, 53/1984; Ahmed, I, 155)
Bir Esma-ül Hüsna (Allah’ın En Güzel İsimleri)
el-Kahhâr: Yenilmeyen, yegâne galip gelen, güç sahibi, her şeye istediğini yapacak sûrette gâlip ve hâkim olan demektir.
Günün Nasihati
Hz. Ali, Câhil ile sakın latîfe yapma! Dili zehirli olduğundan gönlünü yaralar diye buyurmuş. Kûhistan sultanı İskender bin Kâbus’un, oğlu Gilan Şah’a ” Kâbusnâme ” adı altında toplanan nasihatlerinde der ki ;
Tatlı dille konuşmayı alışkanlık haline getir. (Dili tatlı olanın dostları çok olur) demişlerdir. Ne kadar tatlı söylersen söyle, sözün yerini bilmedikçe söyleme. Çünkü yerinde söylenmeyen söz, tatlı ve güzel de olsa acı ve çirkin görünür.
Cahili, beceriksizi, insan yerine sayma, bunlarla beraber oturma, hele kendini âlim sayan cahilden, aslandan kaçar gibi kaç. Cahille sohbet etme, iyilerle sohbet et. Çünkü, iyilerin sohbeti yüzünden senin adın da iyi olur.
Şırlağan susam yağıdır, ne zaman gülle sohbet eder, hemhâl olur, artık ona susam yağı demezler, gül yağı derler, menekşeyle hemhâl olursa menekşe yağıdır derler. Gül ve menekşe gibi güzel çiçeklerin hassaları, rayihaları yüzünden, onlarla kırk gün düşüp kalkınca, susamın adı unutuldu, gül ve menekşe ile anılır oldu. Hatta bu durumu hiç bilmeyen onu gül yağı menekşe yağı sandı. Onun için Peygamber efendimiz, (Bir kavimle kırk gün düşüp kalkan, onlardan olur) ve (Kişinin dini, arkadaşının dini gibidir) buyurdu.Demek ki iyilerle veya kötülerle beraber olan onlar gibi olur.
Muhabbetle Edebin bağlantısına gelince ;
Velilerden Seriy es-Sakatî k.s. der ki: Edep, aklın tercümanıdır. Bunun manası şudur: Herkes aklı kadar edepli olur. Edebi kıt, ahlâkı bozuk olana hakiki manada akıllı denmez.
Edebin olmadığı yerde ne gönüller hoş edebilinir ne de Allah’ın rızası kazanılabilir.